-
1 إطاعة
إِطَاعَة1. huşuAnlamı: tanrı'ya boyun eğme2. bağımlılıkAnlamı: bağımlı olma durumu3. bağım4. tabiiyetAnlamı: bağlılık, bağımlılık5. itaatAnlamı: boyun eğme -
2 خضوع
Iخَضُوع1. mutiAnlamı: yumuşak başlı, itaat eden2. mazlumAnlamı: sessiz ve uysal, boynu bükükIIخُضُوع1. huşuAnlamı: tanrı'ya boyun eğme2. itaatAnlamı: boyun eğme -
3 إذعان
إِذْعان1. bağımlılıkAnlamı: bağımlı olma durumu2. bağım3. tabiiyetAnlamı: bağlılık, bağımlılık4. itaatAnlamı: boyun eğme -
4 ائتمار
اِئْتِمار1. müzakereAnlamı: bir konuyla ilgili görüşme2. bağımlılıkAnlamı: bağımlı olma durumu3. müşavereAnlamı: danışma4. bağım5. danışıkAnlamı: olmayan bir durumu varmış gibi göstermek için önceden yapılan anlaşma, muvazaa6. muvazaaAnlamı: danışıklık7. tabiiyetAnlamı: bağlılık, bağımlılık8. itaatAnlamı: boyun eğme -
5 امتثالية
-
6 انصياع
اِنْصِياع1. bağımlılıkAnlamı: bağımlı olma durumu2. bağım3. tabiiyetAnlamı: bağlılık, bağımlılık4. itaatAnlamı: boyun eğme -
7 تابعية
تَابِعِيَّة1. tabiiyetAnlamı: uyrukluk2. bağımlılıkAnlamı: bağımlı olma durumu3. bağım4. tabiiyetAnlamı: bağlılık, bağımlılık5. uyrukluk6. itaatAnlamı: boyun eğme -
8 تبع
Iتَبَع1. bağımlıAnlamı: başka bir şeyin istemine, gücüne veya yardımına bağlı olan2. bağımlılıkAnlamı: bağımlı olma durumu3. bağım4. öykünmeAnlamı: taklit5. tabiiyetAnlamı: bağlılık, bağımlılık6. itaatAnlamı: boyun eğme7. astIIتَبِعَ1. sürdürmekAnlamı: bir şeyin sürmesini sağlamak2. izlemekAnlamı: sonra gelmekتِبْع1. yaramazAnlamı: çapkın2. kadıncılAnlamı: kadınlara düşkün3. bağımlıAnlamı: başka bir şeyin istemine, gücüne veya yardımına bağlı olan4. ast5. çapkınAnlamı: geçici duygular peşinde koşan -
9 خشوع
-
10 خنوع
IخَنُوعzelilAnlamı: hor görülen, aşağı tutulan, aşağılanan olan kimseIIخُنُوع1. bağım2. itaatAnlamı: boyun eğme -
11 رضوخ
رُضُوخ1. bağımlılıkAnlamı: bağımlı olma durumu2. bağım3. tabiiyetAnlamı: bağlılık, bağımlılık4. itaatAnlamı: boyun eğme -
12 طاعة
طاعَة1. bağım2. bağımlılıkAnlamı: bağımlı olma durumu3. tabiiyetAnlamı: bağlılık, bağımlılık4. itaatAnlamı: boyun eğme -
13 قنوت
قُنُوت1. zühtAnlamı: dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp, buyurduklarnı yerine getirme, takva2. huşuAnlamı: tanrı'ya boyun eğme3. dindarlıkAnlamı: dindar olma durumu
См. также в других словарях:
İHBAK — Boyun eğme, inkıyâd, yumuşaklıkla söz dinleme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İNKIYAD — Boyun eğme. Muti olma. Teslim olma. İtaat etme. İmtisal … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
inkıyâd — boyun eğme; kendini teslim etme … Hukuk Sözlüğü
mutâva'at — (A.) [ ﺖﻋوﺎﻄﻡ ] baş eğme, boyun eğme, itaat … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
itâat — (A.) [ ﺖﻋﺎﻃا ] uyma, boyun eğme. ♦ itâat etmek uymak, boyun eğmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
huşu — is., esk., Ar. ḫuşūˁ 1) Alçak gönüllülük 2) din b. Tanrı ya boyun eğme, gönlü korku ve saygı ile dolu olma Süleymaniye yi olduğu kadar Köln katedralini de aynı huşu ile tavaf ettiklerini gözlerimle gördüm. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
inkıyat — is., dı, esk., Ar. inḳiyād Boyun eğme, uyma Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller inkıyat etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
itaat — is., ti, Ar. iṭāˁat Söz dinleme, boyun eğme, buyruğa uyma Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller itaat etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
mutavaat — is., esk., Ar. muṭāvaˁat 1) Boyun eğme, uyma, itaat etme 2) sf., dbl. Dönüşlü Birleşik Sözler mutavaat fiili … Çağatay Osmanlı Sözlük
riayet — is., Ar. riˁāyet 1) Sayma, saygı, ağırlama, itibar etme 2) Uyma, boyun eğme Edep ve erkâna riayet lazım. R. H. Karay Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller riayet etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
teslimiyet — is., Ar. teslīmiyyet Teslim olma, kendini verme, boyun eğme Bu iki kadın da tabii bir teslimiyetle öteki canlı mahlukun şahsiyeti karşısında sönmüşlerdi. H. E. Adıvar Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller teslimiyet göstermek … Çağatay Osmanlı Sözlük